Tazminat kelime anlamı olarak ‘zarar karşılığı ödenen para’ anlamına gelmektedir. Haksız fiil sonucu maddi veya manevi olarak zarar gören kişi; buna neden olan şahsa ya da kurumlara zararın tazmin edilmesi amacıyla dava açabilir. Tazminat davaları kendi içinde genel olarak iki başlığa ayrılmaktadır;
- Maddi Tazminat Davaları
- Manevi Tazminat Davaları
Maddi tazminat davası kişinin uğramış olduğu haksız fiil sonucunda malvarlığında yaşadığı maddi eksilmeden dolayı talep ettiği tazminat davası türüdür. Söz konusu haksız fiil meydana gelmeseydi, zarar gören kişi, malvarlığı açısından hangi durumda bulunacaksa o durumun yeniden eski haline getirilmesi amaçlanır.
Manevi tazminat davası zarar gören kişinin sosyal, fiziksel veya duygusal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması, bu durumundan dolayı elem ve keder duyup manevi dünyasında bu sebepten dolayı sarsılması sonucunda öngörülen bir tazminat türüdür. Zarar gören kişinin kişilik değerlerinde kendi iradesi dışındaki sebeplerle meydana gelen manevi zararın giderilmesi veya bozulan ruhsal dengesinin yeniden düzenlenmesi amaçlanır.
Maddi ve manevi zarar birlikte meydana gelmişse ikisi beraber istenebileceği gibi; ayrı ayrı da dava açmak mümkündür.
SÖZLEŞME İHLALİ NEDENİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARI
Taraflar arasında bir sözleşme akdedilmiş ve bir taraf sözleşme şartlarına uymamışsa, sözleşmeye aykırı eylemlerde bulunan taraf aleyhine tazminat davası açılabilir. Sözleşmeye aykırı eylemlere; taraflardan birinin sözleşmeyi ifa etmemesi, eksik veya geç ifa etmesi veya geçerli bir neden olmaksızın feshetmesi örnek olarak verilebilir. Bu gibi durumlarda zarara uğrayan taraf maddi tazminat davası açabileceği gibi; söz konusu eylem nedeniyle duygu dünyasında da bir zarara uğramış ise manevi tazminat da talep edebilecektir. Ancak sözleşmenin ihlali nedeniyle tazminat davası açılabilmesi için sözleşmenin hukuka uygun bir sözleşme olması gerektiği unutulmamalıdır.
Bu sözleşmelere ; satış sözleşmesi, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, kat karşılığı inşaat sözleşmesi örnek gösterilebilir.
Sözleşmenin ihlali nedeniyle açılacak tazminat davalarında genel zamanaşımı 10 yıldır.
SUÇ İŞLENMESİ NEDENİYLE AÇILACAK MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
Söz konusu haksız fiil TCK’da belirtilen suçlardan birisine vücut vermiş ve mağdur söz konusu suç nedeniyle maddi ve manevi kayıp yaşamışsa tazminat davası açabilecektir. Zarar veren kişinin ceza davasında cezalandırılmış olması veya suçu taksirli/kasten işlemesi maddi ve manevi tazminat davası açmak için bir engel değildir.
Örneğin söz konusu haksız fiil nedeniyle mağdur olan kişi hastanede çıkan her türlü masrafı, ameliyat, doktor adına ödenen tüm masrafları maddi tazminat olarak talep edebileceği gibi; haksız fiil nedeniyle manevi dünyasında yaşadığı üzüntü, elem ve kedere yönelik olarak da manevi tazminat talep edebilir.
Suç işlenmesi nedeniyle açılacak tazminat davalarında zamanaşımı, haksız fiilin TCK’da teşkil ettiği suçun tabi olduğu ceza zamanaşımına tabidir. Ceza yargılaması devam ettiği sürece maddi ve manevi tazminat davası açılabilecektir; ceza davası devam ederken TCK’daki zamanaşımı süresinin geçirilmiş olması tazminat davasını açmak için engel teşkil etmeyecektir.
BOŞANMA NEDENİYLE AÇILACAK MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
Boşanma davası ile beraber eşlerin birtakım ekonomik menfaatleri zarar görebilmektedir. Boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olan eş, bunun için maddi tazminat talep edebilmektedir. Ayrıca boşanmaya sebebiyet veren nedenler de eşin kişilik haklarının zedelenmesiyle beraber, elem ve kedere uğramasına yol açabilir. Bu durumda kişi, yaşamış olduğu manevi kaybı için de manevi tazminat davası açabilmektedir. Dava boşanma davası ile beraber açılabileceği gibi ayrı da açılabilir; bu durumda zamanaşımı boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır.
HAKSIZ FİİL NEDENİYLE AÇILACAK TAZMİNAT DAVASI
Haksız fiil nedeniyle açılacak tazminat davalarına örnek olarak malpraktis (yanlış tıbbi müdahale) iş kazaları nedeniyle açılacak tazminat davaları, kişilik haklarına saldırı nedeniyle açılan tazminat davaları, haksız tutuklama nedeniyle açılacak tazminat davaları, trafik kazaları sonucu tazminat davaları, trafik kazası sonucu araç değer kaybı nedeniyle açılacak tazminat davaları örnek verilebilir.
TBK’nın 72. Maddenin 1. Fıkrasına göre haksız fiil nedeniyle tazminat istemine ilişkin dava zaman aşımı 2 yıldır; Fail ve fiilin sonradan öğrenilmesi durumda ise dava zamanaşımı süresi 10 yıldır. Konusu suç teşkil ettiği taktirde yukarıda da belirttiğimiz üzere zamanaşımı, TCK’daki ceza davası zamanaşımına tabi olacaktır.
TAZMİNAT DAVASI NASIL VE HANGİ MAHKEMEDE AÇILIR?
Tazminat davası; davanın içeriğine uygun bir dava dilekçesi yazıldıktan sonra görevli ve yetkisi doğru olan bir mahkemeye sunularak açılır. Yukarıda da ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere tazminat davası birçok nedene dayalı olarak açılabilir; bu nedenle dava konusuna ve dava türüne göre davanın hangi mahkemede açılacağı hususu değişkenlik gösterecektir. Bu nedenle kişinin tazminat davasını açacağı görevli ve yetkili mahkemeyi doğru tespit etmesi önem taşımaktadır. Ancak genellikle tazminat davaları yetkili Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmaktadır.
Sözleşme ihlali nedeniyle açılan tazminat davalarında, sözleşmenin akdedildiği yer veya davalının adresinin bağlı bulunduğu yer mahkemeleri yetkili mahkemelerdir. Haksız fiil söz konusu olduğunda fiilin gerçekleştiği yer, zararın meydana geldiği yer, veya zarar görenin adresi de haksız fiile ilişkin olarak tazminat davası açmak için yetkili mahkemelerdendir. Ticari faaliyetler çerçevesinde oluşan haksız fiile yönelik davalar asliye ticaret mahkemelerinde görülür. İnternet kullanılarak edilen hakaretlerde ise zarar görenin ikamet adresindeki mahkeme davaya bakmakta yetkili mahkeme olmaktadır.
MANEVİ TAZMİNATLAR BELİRSİZ ALACAK OLARAK AÇILAMAZ
Manevi tazminat davası açmak istenildiğinde bir bedel belirtilmezse dava reddedilebilecektir; manevi tazminatın bölünmezliği kavramı Yargıtay içtihatları ile benimsenmiştir. Manevi tazminat bir bütündür, dolayısıyla tazminat miktarı istemi ıslah yolu ile arttırılamayacağı gibi fazlaya ilişkin hakların da korunması söz konusu olamayacaktır. Belirsiz alacak davasının açılabilmesinin koşulu davanın açıldığı tarihte talep sonucunun miktar veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenmesinin imkansız yahut davacıdan beklenemeyecek olmasıdır. Oysa duyulan elem ve kederin tazminat olarak karşılığı belirlendikten sonra arttırılarak değiştirilmesi veya başkaca bir dava açılarak istenmesi mümkün değildir.
Açıklanan sebeplerle manevi zararın belirsiz alacak davası olarak tahsili için açılan davalarda hukuki yarar yokluğundan usulden reddine şeklinde karar verilmesi gerektiği kabul edilmektedir.
Nitekim Yargıtay 21. HD 2014/26303E. 2015/2554K. sayılı kararına göre:
‘’…Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşananın acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesi, manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırı düşer. Ödemenin uzaması, para değerindeki düşüşler, enflasyon nedeniyle alım gücünün azalması gibi nedenlerle hükmedilecek miktarın faizi ile birlikte tahsili zararı karşılamaktan uzak olması, manevi tazminatın bölünerek istenmesini haklı göstermez.
İş kazasında zarar gören davacı, davanın açıldığı tarihte manevi tazminat alacağının miktarını kendisi belirlediğinden, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu söylenemez. O halde manevi tazminat istemi manevi tazminatın bölünemezliği kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılamaz ve manevi zararın HMK’nın 107.maddesine göre dava yoluyla tespiti de istenemez. Bu nedenlerle Mahkemece manevi zararın belirsiz alacak davası olarak tahsili için açılan davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekir…’’
Maddi tazminat davasında ise, kişi daha küçük bir miktar belirleyerek dava açabilir. Yargılama aşamasına geçilip kişinin asıl maddi zararı hesaplandığında ise davayı ıslah edip maddi tazminat miktarını zararın oranına göre yükselterek talepte bulunabilecektir.
Nitekim Yargıtay 4. HD 2012/5120 E. Ve 2013/4672 K. sayılı kararına göre;
‘’…Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Davacılar tarafından usulüne uygun olarak açılmış maddi tazminat istemli davada ıslahla manevi tazminat istemelerinde hukuken bir engel yoktur. Mahkemenin başlangıçta talep edilmeyen bir hakkın yargılama aşamasında ıslah ile talep edilemeyeceği değerlendirmesi doğru değildir. Manevi tazminata yönelik istemin esası incelenerek karar verilmesi gerekir…’’
TAZMİNAT DAVASI NE ZAMAN SONUÇLANIR?
Tazminat davasının sonuçlanma süresi; tarafların iddialarını ileri sürmesi, kusur tespitleri, mahkemenin yoğunluğu, tarafların sayısı, davanın adli tatile denk geldiği zamanı gibi bir çok nedene bağlı olarak değişmektedir. Ancak ortalama olarak 1,5-2 yıl arasında sürmekte olduğu söylenilebilir.