İtirazın Kaldırılması Davası Nedir?
Borçlu tarafından ilamsız icra takibine yasal süresi içinde itiraz edilmesi durumunda ilgili ilamsız icra takibi durmaktadır. İtirazın kaldırılması davası ise bahsi geçen borçlunun takip talebine itiraz ettiği hallerde alacaklının takibin devam etmesi için takip talebine itiraz eden borçluya açmış olduğu bir dava türü olarak tanımlanabilmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 66. Maddesine göre,
“Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur.
Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbika medar imzaların celbini istiyebilir.”
İtirazın kaldırılması davası yoluna her koşulda başvurulamamakla beraber bu dava türüne başvurabilmek için alacaklının elinde bazı güçlü delillerin olması gerekmektedir. Alacaklı tarafından başlatılan takip konusu alacağın İcra ve İflas Kanunu’nun 68 ve 68/a maddelerinde yer alan belgelerden birinin varlığı halinde itirazın kaldırılması davası açılabilmektedir.
İtirazın kaldırılması davası, iki çeşit olarak sayılmaktadır. Borçlu tarafından borca itiraz edilmesi durumunda alacaklı İcra ve İflas Kanunu madde 68 uyarınca itirazın kesin kaldırılması için dava açabilmektedir. Borçlu tarafından imzaya itiraz edilmesi durumunda ise İcra ve İflas Kanunu madde 68/a ve 69 uyarınca itirazın geçici olarak kaldırılması için dava yoluna başvurulabilmektedir. İtirazın kaldırılması davasının açılması için düzenlenen hak düşürücü süre ise itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren 6 ay olarak kabul edilmektedir.0
İtirazın Kesin Kaldırılması Davası
Makalemizde daha önce de bahsettiğimiz üzere borçlunun yaptığı borca itiraz sonucu başlattığı takip talebi duran alacaklı, İcra ve İflas Kanunu madde 68 uyarınca belirli belgelere sahip olduğu takdirde itirazın kesin kaldırılması davası açabilmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68. Maddesinin 1. Fıkrasına göre,
“Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.”
Yukarıda da sunulan ilgili kanun maddesi gereğince takip alacaklısının itirazın kesin kaldırılması davası açabilmesi için sayılan belgeler şunlardır;
- İmzası ikrar edilmiş adi senet
- İmzası noterlikçe onaylı senet
- Resmi dairelerin ya da yetkili makamların yetkileri dahilinde usulüne uygun olarak verdikleri belgeler
- Kredi kurumları ile ilgili belgeler
- Borçlunun resmi daireler ya da memurlar huzurunda borç ikrarında bulunduğu evraklar
İtirazın kesin kaldırılması ile ilgili olan İcra ve İflas Kanunu madde 68’in devamına göre ise,
“Borçlu itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse icra mahkemesi itirazın kaldırılmasına karar verir.
İtiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur.
Borçlu murisine ait bir alacak için takip edilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.
Borçlunun gösterdiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse hakim, 68/a maddesinde yazılı usule göre yaptığı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddeder ve alacaklıyı sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davada alacağını ve imzanın kendisine ait olmadığını ispat ederse bu ceza kalkar.
Alacaklı duruşmada bizzat bulunmayıp da imza vekili tarafından reddolunduğu takdirde vekil müteakip oturumda müvekkilini imza tatbikatı için hazır bulundurmaya veya masraflarını vererek davetiye tebliğ ettirmeye mecburdur. Kabule değer mazereti olmadan gelmeyen alacaklı borçlunun dayandığı belgede yazılı miktar hakkındaki itirazın kaldırılması talebinden vazgeçmiş sayılır.
İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.”
Yukarıda da izah edildiği gibi borçlu tarafından ilamsız icra takibine itiraz edilmesi durumunda takip alacaklısı, ilgili belgelere dayanarak borçluya karşı itirazın kesin kaldırılması amacıyla icra mahkemelerinde dava açabilmektedir. Alacaklı ilgili bu davayı borçlunun yaptığı itirazın kendisine ulaşmasından itibaren 6 ay içinde açabilmektedir.
İtirazın Geçici Kaldırılması Davası
İtirazın geçici olarak kaldırılması, İcra ve İflas Kanunu’nun 68/a maddesinde düzenlenmiştir.
Takip borçlusunun adi senet altındaki imzaya itiraz ve inkar etmesi durumunda takip alacaklısı, itirazın geçici olarak kaldırılmasını talep edebilecektir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68/a maddesinin 1. Ve 2. Fıkrasına göre,
“Takibin dayandığı senet hususî olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu hâlde icra hâkimi iki taraftan izahat alır.
Senet altındaki imzayı reddeden borçlu takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde ise, itirazın kaldırılması için icra mahkemesi önünde yapılacak duruşmada, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir.”
Takip alacaklısı tarafından açılan dava sonucu, icra mahkemesi adi senet altındaki imzanın borçluya ait olup olmadığını tespit etmek için bir inceleme yapar. Yapılan inceleme sonucu ilgili imzanın borçluya ait olduğu tespit edilirse icra mahkemesi, itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verir. Akabinde 7 günlük süre içerisinde borçlu tarafından borçtan kurtulma davası açılırsa açılan bu dava sonuçlanıncaya kadar icra takibi durmaya devam etmektedir.
Alacaklı, mahkeme tarafından verilen itirazın geçici kaldırılması kararına dayanarak sadece geçici haciz isteyebilmektedir.
İtirazın Kaldırılması Davasında Süreler
Takip alacaklısının itirazın kaldırılması davası açabilmesi için uyması gereken süre, borçlu tarafından yapılan itirazın kendisine tebliğinden itibaren 6 aylık bir süredir. Bu 6 aylık süre hak düşürücü bir süredir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 68. Maddesinin 1. Fıkrasına göre, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.
İtirazın Kaldırılma Davasında Yargılama Usulü
Takip alacaklısı, itirazın kaldırılması davasını icra mahkemelerinde açabilmektedir. İcra mahkemesi, basit yargılama usulüne göre inceleme yapmaktadır.
Takip alacaklısı, alacağını yukarıda izah edilen kanunda düzenlenmiş olan belgelerden biri ile ispat etmelidir. İcra mahkemesi de incelemeyi bahsi geçen belgeler üzerinden yapmakla beraber itirazın kaldırılması davasında tanık ve yemin delillerine başvurulamaz.
İtirazın Kaldırılması Davasında İcra İnkar Tazminatı
İcra ve İflas Kanunu uyarınca, İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bir karara göre,
“Davalılar vekilinin davacı lehine hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarına gelince; İcra ve İflas Kanunu’nun 68.maddesinin son fıkrası gereğince, icra tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek icra inkar tazminatı talep etmesi ve haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur.” (2017/16300 E. 2018/13057 K.)
İtirazın Kaldırılması Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme
İtirazın kaldırılması davasında görevli ve yetkili mahkeme, icra takibinin açıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesidir.