MİRASÇILIKTAN ÇIKARMA (ISKAT)
Mart 16, 2024Manevi Tazminat Davası
Nisan 16, 2024Ziynet eşyalarının iadesi davası, çiftlerin düğünlerinde takılan ziynet eşyalarının taraflardan hangisinde kalması gerektiğinin tespiti ile diğer taraftan iadesinin istenmesi halinde açılan bir davadır.
Ziynet eşyalarının iadesi davasının evlilik birliğinin devamında da sonlanması halinde de açılması mümkün olmakla beraber dolayısıyla bahsi geçen dava, boşanma davasından farklı bir davadır ve boşanma davasının eki değildir.
ZİYNET EŞYALARI NELERDİR?
Ziynet eşyaları, evlilik birliği kurulacağı ya da evlilik birliği kurulduğu için gelin ve damada karşılıksız olan hediye edilen takılardır. Bu süreçte takılan; altın, bilezik, yüzük, saat, kolye, takı seti, küpe gibi eşyalar ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Tüm bunların yanında çiftler takılan nakit para, döviz gibi takılar ise düğün takısı olarak adlandırılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre,
“…Davalı vekilinin cevap dilekçesinde düğünde 5 adedi müvekkiline ait olmak üzere toplam 12 adet bilezik takıldığını beyan etmesi karşısında, bu beyanın mahkeme önünde ikrar sayılarak 12 adet bilezik üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği gerektiği noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için konu ile ilgili yasal düzenleme ve kavramların kısaca açıklanmasında yarar vardır. Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Y., E.: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş.: Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3).” (2017/3-1040 E. 2020/240 K.)
Yukarıda sunulan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından da görüleceği üzere Yargıtay’a göre de ziynet eşyaları, altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılan ve taraflara diğer insanlar tarafından hediye edilen süs eşyalarıdır.
Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş.: Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3).
ZİYNET EŞYALARI KİME AİTTİR?
Ziynet eşyaları hususunda bir diğer konu ise ziynet eşyalarının kime ait olacağı konusudur. Bu önemli bir husus olup taraflar ziynet eşyalarının kime ait olacağı konusunda ihtilaf yaşayıp bunun sonucunda da ziynet eşyalarına dair dava açabilmektedir.
Yargıtay kararları da göz önüne alındığında ziynet eşyaları, aksine bir anlaşma olmaması halinde kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı sayılır.
Yargıtay’ın bir görüşüne göre,
“ Dava; ziynet eşyalarının aynen iadesi, bunun mümkün olmaması halinde bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizin yerleşik uygulamasına göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları, kim tarafından, kime takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı sayılır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bu eşyaları iadeden kurtulur.
Somut olayda; davalı savunmasında ve özellikle temyize cevap dilekçesinde; düğünde kendi ailesi ve akrabaları tarafından takılan 15-20 adet küçük altının bozdurulduğunu beyan etmiştir. Davalının bu beyanı kendisini bağlar. Dairemizin yerleşik içtihatları da dikkate alındığında, düğünde damada takılan ziynet eşyalarının da davacı kadına ait olduğu açık olduğu gibi, davalı kocanın, evlilik birliği içinde bozdurularak harcanan ziynetlerin, rızayla ve iade şartı olmaksızın kendisine verildiğini ispatlayamadığı, bu nedenle bozdurulduğunun kabulünde olan ziynetleri iadeyle mükellef olduğu hususu tartışmasızdır.” (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/16859 E. 2017/17965 K.)
Yargıtay’ın içtihadına göre açıkça, kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bir kararına göre,
“…Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup; insanlar tarafından takılan süs eşyası olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, E.: Hukuk Sözlüğü, Ankara 2011, s. 1529). Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir (Sağıroğlu, M.Ş.: Ziynet Davaları, İstanbul 2013, s.3).
Kadına özgü ziynet eşyaları; eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır…Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, kadına özgü ziynet eşyası niteliğindeki bilezik eşler arasında aksine bir anlaşma veya bu konuda yerel bir âdet bulunmadıkça evlilik sırasında kim tarafından hangi eşe takılmış olursa olsun kadın eşe bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu ilkeden hareketle, davalı erkeğin düğünde toplam 12 adet bilezik takıldığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanın 6100 sayılı HMK’nın 188. maddesi gereğince mahkeme önünde ikrar kabul edilmesi gerekir. Bu durumda, düğünde davacı kadına 12 adet bilezik takıldığı hususu çekişmeli olmaktan çıkacaktır. O hâlde mahkemece bu bilezikler yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.” (Yargıtay HGK 2017/1040 E. 2020/240 K.)
Tarafların ziynet eşyalarının paylaşımına ilişkin aralarında bir sözleşme yapması halinde yaptıkları sözleşme geçerli olacaktır.
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ DAVASI NASIL AÇILIR?
Ziynet eşyalarının iadesi davası, tarafların açtığı boşanma davası ile birlikte açılacağı gibi boşanma davasından sonra da açılabilmektedir.
Ziynet eşyalarının iadesi davası, boşanma davasının bir eki olmayıp boşanma davasından farklı bir davadır. Bu sebeple ziynet eşyalarına ilişkin taleplerin de olması halinde ayrıca hesaplanan harç da ödenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre,
“Eldeki davada davacı; dava dilekçesinin “konu” bölümüne boşanma yazmış, “açıklama” başlığı altında bir takım çeyiz eşyalarının ardından “bir çift burma bilezik, bir takım set, bir kalın bilezik ve bir cumhuriyet altını” şeklinde ziynet eşyalarını saymış, dilekçenin “sonuç” bölümünde ise boşanmaya ve yararına nafaka ile tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Açıklama bölümünde yer alan eşyalar hakkında ise açık bir şekilde talep sonucunu belirtmemiştir. Bunun üzerine mahkemece; davacıdan, 25.07.2013 tarihli muhtıra ile HMK’nın 119/2 ve 31. maddeleri uyarınca iadesi talep edilen eşyalara ilişkin, cins, miktar, nitelik ve fiyat yönünden açıklama istendiği, davacı tarafın ise 29.08.2013 tarihli dilekçesi ile ziynetler hakkında yeniden “bir çift burma bilezik, bir takım set, bir kalın bilezik ve bir cumhuriyet altını” şeklinde açıklama yapıldığı, böylece ziynetlere ilişkin cins, miktar, sayı, nitelik ve harca esas değerlerinin ne olduğu konusunda dava dilekçesinde yer alan eksikliğin giderilmediği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının boşanma davasının yanında malvarlığı hakkına dayalı bir kısım ziynet eşyasının da iadesini talep ettiği, dava dilekçesinde dava konusu edilen ziynetlerin gram olarak ağırlığının ve değerinin belirtilmediği, mahkemece verilen kesin süre içerisinde dava dilekçesinde yer alan bu eksikliğin giderilmediği, hâl böyleyken davacının usule uygun şekilde açılmış bir davasının varlığından bahsetmenin mümkün olmadığı tartışmasızdır. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyelerce; dava konusu edilen ziynet eşyalarının aynen iadesinin istendiği, bu durumda değer belirtmesinin zorunlu olmadığı, Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu, direnme kararının Özel Daire bozma kararanda gösterilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.” (2017/2414 E. 2021/298 K.)
ZİYNET EŞYALARININ BEDELLERİNİN HESAPLANMASI
Ziynet eşyalarının iadesi davası açılırken aynen iadesi mümkün olmayan ziynet eşyaları için bir bedel hesaplaması yapılması gerekecektir.
Ziynet eşyalarının hesaplanması için tercih edilen yol ise genellikle düğün videoları ve düğün fotoğraflarını uzman bir bilirkişiye göndertilerek hesaplama yapılmasıdır.
ZİYNET EŞYALARININ İADESİ DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Ziynet eşyalarının iadesi uyuşmazlığı, aile hukukundan kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu için ziynet eşyalarının iadesi davasında görevli mahkeme, aile mahkemeleridir.
Ziynet eşyalarının iadesi davasında yetkili mahkeme ise davalının bulunduğu yer mahkemesidir.