Çocukla kişisel ilişki kurulması davası, boşanma ya da ayrı yaşama gibi durumlarda çocuğun ebeveyniyle düzenli ve sürekli bir ilişki kurabilmesi amacıyla açılan bir davadır. Bu dava, çocuğun duygusal, psikolojik ve fiziksel gelişimi için son derece önemlidir. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklar ya da boşanma süreçlerinde, çocuğun ebeveynleriyle sağlıklı bir bağ kurabilmesi için mahkeme, çocuğun en yüksek menfaatini gözeterek bir karar verir. Kişisel ilişki kurma davası, çocuğun menfaatlerinin her şeyin önünde tutulduğu bir düzenlemeyi ifade eder.
Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma davalarında ya da ayrı yaşama durumlarında, çocuğun hangi ebeveyniyle ne şekilde kişisel ilişki kuracağı belirlenir. Mahkeme, çocuğun yaşını, psikolojik durumunu ve ebeveynler arasındaki ilişkiyi dikkate alarak bir karar verir. Çocuğun bakım ve eğitimi için velayet düzenlemesi yapılırken, kişisel ilişki kurma hakkı velayeti elinde bulundurmayan ebeveyne verilir. Ancak bu düzenleme her zaman çocuğun menfaatine en uygun şekilde şekillendirilir. Kişisel ilişki kurma davası, ebeveynlerin çocuğun duygusal ve psikolojik gelişimini destekleyecek şekilde bir ilişki kurmalarını sağlayacak bir hukuki süreçtir.
1. Kişisel İlişki Nasıl Kurulur?
Çocukla kişisel ilişki kurma, hukukumuzda çocuğun ebeveynleriyle sağlıklı ve düzenli bir bağ kurabilmesi için oldukça önemli bir düzenlemedir. Boşanma, ayrı yaşama veya velayetle ilgili davalar sırasında ortaya çıkan bu mesele, çocuğun en yüksek menfaatini korumak amacıyla ele alınır. Kişisel ilişki, velayet hakkına sahip olmayan ebeveynin çocuğuyla düzenli olarak görüşmesini sağlayan bir hak olup, çocuğun psikolojik ve duygusal gelişimi için oldukça kritik bir rol oynar. Bu ilişkiler, mahkeme tarafından belirlenen şartlar altında kurulur ve çocuğun yaşına, ruh haline, ebeveynlerin ilişkilerine göre şekillendirilir.
Çocukla kişisel ilişki kurulması, genellikle boşanma davalarında ya da ayrı yaşamaya dair durumlarda açılır. Ebeveynlerden biri, çocuğuyla belirli bir düzen içerisinde görüşme talebinde bulunmak için mahkemeye başvurur. Bu başvuru, ebeveynin çocuğuyla duygusal bir bağ kurabilmesi ve çocuğun gelişim sürecinin desteklenmesi için yapılır. Mahkemeye başvurulmadan önce, ebeveynler arasında anlaşmazlık olabileceği gibi, mahkeme kararını verirken de tarafların talepleri ve çocuğun en yüksek menfaati dikkate alınır.
Mahkeme, başvuruyu değerlendirdikten sonra, çocuğun en yüksek menfaatini gözeterek kişisel ilişki kurma şartlarını belirler. Bu aşamada, çocuğun yaşı, psikolojik durumu ve ebeveynler arasındaki ilişkiler göz önünde bulundurulur. Çocuğun gelişimi için hangi düzenlemenin daha uygun olacağına karar verilir. Örneğin, küçük yaştaki bir çocuk için daha sık ama kısa süreli görüşmeler önerilebilirken, ergenlik çağındaki bir çocuk için daha uzun aralıklarla görüşmeler uygun görülebilir. Mahkeme, çocuğun güvenliğini, ruh sağlığını ve duygusal ihtiyaçlarını gözeterek kişisel ilişki düzenlemesini şekillendirir.
Çocuğun yaşına ve psikolojik durumuna bağlı olarak kişisel ilişki düzenlemeleri farklılık gösterebilir. Küçük yaştaki bir çocuk için daha kısa süren, sık görülen görüşmeler önerilebilirken, daha büyük yaştaki çocukların daha uzun aralıklarla ve daha uzun süreli görüşmeleri mümkündür. Özellikle ergenlik dönemindeki çocuklar, ebeveynlerinin ilişkilerini farklı bir gözle değerlendirebilir ve bu dönemde çocuğun görüşleri de daha fazla önemsenir. Çocuğun, kendi duygusal ihtiyaçlarına göre, ebeveyniyle ne sıklıkta ve ne kadar süreyle görüşmek istediği konusunda hakim, takdir yetkisini kullanabilmektedir.
2. Kişisel İlişki Kurma Davası Nedir?
Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Davası, hukukumuzda çocuğun velayeti kendisine verilmeyen ebeveyniyle düzenli bir ilişki kurabilmesi için açılan bir davadır. Bu dava, genellikle boşanma, ayrı yaşama veya velayet düzenlemeleri sırasında, çocuğun duygusal gelişiminin desteklenmesi ve ebeveynleriyle sağlıklı bağlar kurabilmesi amacıyla gündeme gelir. Çocukla kişisel ilişki, yalnızca çocuğun fiziksel bakımı değil, aynı zamanda ruhsal ve duygusal iyiliği için de kritik bir faktördür. Dolayısıyla, bu dava çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimini gözeten önemli bir hukuki düzenlemedir.
Çocukla kişisel ilişki kurulması davası, boşanmış ya da ayrı yaşayan ebeveynlerden biri tarafından açılır. Çocuğun velayetini elinde bulunduran ebeveyn, diğer ebeveynin çocuğuyla düzenli olarak görüşebilmesi için mahkemeye başvurur. Başvuru sırasında, ebeveynin çocuğuyla kuracağı ilişkinin çocuğun gelişimine nasıl katkı sağlayacağına dair deliller ve gerekçeler sunulur. Bu davanın amacı, çocuğun psikolojik açıdan zarar görmeden, her iki ebeveyniyle de düzenli bir bağ kurmasını sağlamaktır. Ebeveynler arasındaki anlaşmazlıkların yoğun olduğu durumlarda, mahkeme çocuğun en iyi çıkarlarını korumak için titizlikle karar verir.
Çocukla kişisel ilişki kurulması sürecinde, çocuğun güvenliği her şeyin önündedir. Eğer bir ebeveynin çocuğa karşı psikolojik ya da fiziksel şiddet uyguladığına dair herhangi bir endişe varsa, mahkeme bu durumu dikkate alarak kişisel ilişki düzenlemesini değiştirebilir. Güvenlik endişeleri durumunda, görüşmelerin uzman gözetiminde veya belirli kurallara bağlı olarak yapılması gerekebilir. Çocuğun psikolojik olarak olumsuz etkilenmemesi, mahkemenin en önemli hedeflerinden biridir. Bu nedenle, çocuğun ruhsal durumu sürekli izlenir ve gerekirse mahkeme, kişisel ilişki düzenlemesini yeniden değerlendirir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 182. Maddesine göre:
“Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.
Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
İlgili Kanunun 323. Maddesine göre ise:
“Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.”
3. Kişisel İlişki Kurma Süresi
Çocukla Kişisel İlişki Kurma Süresi, çocuğun gelişim aşamasına, psikolojik durumuna, ebeveynlerin birbirleriyle olan ilişkilerine ve çocuğun genel ihtiyaçlarına göre mahkeme tarafından şekillendirilir. Her çocuğun durumu farklı olduğundan, kişisel ilişki süresi de her birey için özelleştirilmiş bir düzenleme olur.
Kişisel ilişki süresi, sadece çocuğun yaşıyla değil, aynı zamanda çocuğun gelişimsel durumu, ebeveynler arasındaki ilişkilerin seyri ve diğer faktörlerle de şekillenir. Örneğin, ebeveynler arasında ciddi bir çatışma durumu varsa, mahkeme çocuğun güvenliğini sağlamak amacıyla görüşmeleri daha sıkı kurallarla düzenleyebilir veya bir uzman gözetiminde yapılmasına karar verebilir. Ebeveynlerden birinin psikolojik sorunları, bağımlılık durumu veya başka engelleri varsa, çocuğun güvenliği ve duygusal sağlığı ön planda tutularak, kişisel ilişki süresi farklı bir şekilde yapılandırılabilir.
4. Kişisel İlişki Kurulmasının Sınırları
Kişisel İlişki Kurulmasının Sınırları, çocuğun güvenliği, psikolojik sağlığı ve gelişimi göz önünde bulundurularak belirlenir. Çocuğun herhangi bir ebeveyniyle sağlıklı bir ilişki kurabilmesi için, bazen belirli sınırlar konulabilir. Özellikle ebeveynlerden biri, çocuğa zarar verme riski taşıyorsa, kişisel ilişki sınırlanabilir. Çocuğun rızası, psikolojik durumu ve gelişim seviyesi de göz önünde bulundurularak, görüşme süreleri ve sıklığı belirli kurallara bağlanabilir.
Ayrıca, ebeveynler arasındaki sürekli çatışmalar ya da çocuğun duygusal sağlığını tehdit edebilecek durumlar da kişisel ilişkiyi sınırlandıran faktörlerdendir. Ebeveynlerin anlaşmazlıkları çocuğa yansıdığında, mahkeme, görüşmeleri belirli şartlarla düzenleyebilir. Çocuğun psikolojik gelişimi, güvenliği ve bağımsızlık ihtiyacı doğrultusunda, kişisel ilişki süresi gerektiğinde daha esnek bir şekilde şekillendirilebilir. Sonuç olarak, kişisel ilişki kurulması, her zaman çocuğun en iyi çıkarlarını gözeten bir yaklaşımla sınırlandırılabilir ve denetlenebilir.
5. Kişisel İlişki Kurulması Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Türk Medeni Kanunu’nun 326. Maddesine göre:
“Kişisel ilişki kurulmasıyla ilgili bütün düzenlemelerde çocuğun oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
Boşanmaya ve evlilik birliğinin korunmasına ilişkin yetki kuralları saklıdır.
Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velâyet hakkına sahip veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.”
Çocukla kişisel ilişki kurulması davalarında görevli mahkeme ise Aile Mahkemeleridir.
6. Eski Eşin Çocuğu Göstermemesi Durumunda Ne Yol İzlenmesi Gerekir?
Eğer bir ebeveyn, mahkeme tarafından belirlenen kişisel ilişki düzenlemelerine uymayarak, diğer ebeveynin çocuğa erişimini engelliyorsa, bu durum çocuğun duygusal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Bu tür bir durum, yalnızca hukuki bir ihlal değil, aynı zamanda çocuğun ruhsal sağlığı açısından da ciddi sonuçlar doğurur. Ebeveynin çocuğu göstermemesi, çocuğun güven duygusunu zedeleyebilir ve ebeveyniyle kuracağı bağda kopmalar yaratabilir. Mahkeme, çocuğun gelişimsel ihtiyaçlarını gözeterek, görüşme engellerini kaldırmak amacıyla zorlayıcı tedbirler uygulayabilir.
Aile mahkemeleri tarafından verilen çocuk teslimi veya çocukla kişisel ilişki kurulmasına ilişkin ilam ve tedbir kararları, çocuğun en iyi çıkarları göz önünde bulundurularak uygulanır. Bu süreç, Adalet Bakanlığı tarafından kurulan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü tarafından, ilgili yasal düzenlemelere uygun şekilde yerine getirilir.
Çocuğu göstermeme suçu, şikayete tabi bir suç olup mağdur ebeveynin şikayet etmesiyle çocukla kişisel ilişki kurulmasına mani olan eşin şikayeti üzerine cezalandırılmaktadır.
HDY Hukuk & Danışmanlık olarak sizler de bu ve diğer tüm hukuki konularda danışmanlık almak için bizlere +90 544 644 92 20 numaralı telefon numaramızdan veya info@hdyhukuk.com mail adresinden bizlere ulaşabilirsiniz.